Bir pazar yazısı tadında hafif ama ilginç bir konuyu yazmak istedim.

Bir pazar yazısı tadında hafif ama ilginç bir konuyu yazmak istedim.

Dünya para babalarının, 100 yıl önce de bugün de her şeyi nasıl ticaretleştirip milyarlarca dolarlık ve ömür boyu bir gelire dönüştürdüğünün, küçük bir hikayesi, düşüncenizi merak ediyorum, paylaşırsanız da sevinirim.


Bugün dünyanın tanıdığı kırmızı beyaz kıyafetli Noel Baba figürü, aslında Antalya’nın Demre ilçesinde yaşamış Aziz Nikola’nın değiştirilmiş ve ticarileştirilmiş bir versiyonudur. Gerçek Noel Baba Anadolu’nun çocuğudur. MS 3. yüzyılda Antalya Patara’da doğmuş, Antalya Demre’de Myra piskoposu olarak yaşamıştır. Yoksullara gizlice altın bırakan, adaletsiz yargıları durduran ve yardımseverliğiyle halk arasında efsaneleşmiş bir din adamıydı.

Fakat 1087 yılında yaşanan olay tarihin en büyük kültürel kayıplarından birine dönüştü. Bari’den gelen denizciler, Demre’deki kiliseye girerek Aziz Nikola’nın kemiklerini mezarından çıkarıp İtalya’ya götürdü. Açıkçası kemikler çalındı. Bugün Bari’deki San Nicola Bazilikası dünyanın en çok ziyaret edilen dini merkezlerinden biridir. Bizde ise yalnızca boş bir sanduka kaldı.

Nikola’nın hikayesi Avrupa’ya taşındı. Hollandalılar ona Sinterklaas adını verdi, Amerika’da bu ad Santa Claus’a dönüştü; ardından 1931 yılında Coca-Cola tarafından kırmızı beyaz kıyafetli, tonton ve güler yüzlü bir reklam karakterine çevrildi. Bugün tüm dünyanın tanıdığı modern Noel Baba aslında bir içecek markasının pazarlama ürünüdür.

Gerçek ise değişmez.
Doğduğu yer Antalya Patara’dır.
Görev yaptığı yer Antalya Demre’dir (Myra).
Kemiklerinin bugün bulunduğu yer Bari’dir (İtalya).
Modern Noel Baba’nın ortaya çıktığı yer ise Coca-Cola’nın reklam stüdyosudur.

Antalya’da doğmuş bir azizin hikayesi zamanla sahiplenilmiş, değiştirilmiş, pazarlanmış ve sonunda küresel bir ticaret ikonuna dönüştürülmüştür. Geride ise boş bir lahit ve unutulan bir gerçek kalmıştır.

Biri hikayeyi sahiplenmiş.
Biri kemikleri almış.
Biri imajı çizmiş.
Biri reklama çevirmiş.
Biri dünyaya yaymış.

Geride kalan boş sanduka ise hala soruyor
Hani bana Hani bana